31 Temmuz 2012 Salı

Sabahın Köründe Gece Modu

        İnsan kaldırıp geçmişini çöpe atamıyor malum... Son günlerde her yerden eskiden kalma birileri çıkıyor. Birbiriyle bağı olan insanlar söz konusu olsa anlayacağım. Ama akın akın gelen bu insanlara ne oldu da böyle taarruza geçtiler gerçekten bilmiyorum. Başta gerçekten çok rahatsız oldum. Sonra dedim boşver biraz nostalji yapar sonra beğenmezsek herkesi geçmişe geri göndeririz. Düşündüğüm kadar kolay olacak mı bilmiyorum ama deneyip göreceğiz. Bir de bu siyasal bilimler ve mühendislik fakülteleriyle problemim nedir bulamadım ama üzerimde bir lanet varmış gibi hissetmeye başladım. Meselenin özü üniversitede fosil gibi gezmeye devam etmemek gerek zahmet edip mezun olsam çok iyi olacak... Ama mezun olanların, çalışmaya başlayanların hallerine bakıyorum... Herkes yürüyen ölüler modunda hatta belki ölseler daha iyi resmen ruhları azapta. Korkmalı mıyım bilmiyorum. Canım sıkılıyor ben neden normal insanlar gibi uyuyamıyorum.

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Sınav

        Bugüne dek oturup hiç bir sınava çalışabilmiş değilim. Ama dün gece bu gidişe bir dur demek istedim. Aldım kitabımı oturdum. Sonra fark ettim ki sabah olmuş ve ben tükenmek üzereyim. Neyse dedim uyuyup dinlendikten sonra çalışırım. Uyudum, dinlendim ama ders çalışmak için yeterli olmadı bu. Bünye bir türlü durumu kabullenemiyor ki... Dağ gibi konular, yolun sonu çok karanlık, görebilene aşk olsun.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Babalar ve Çocukları

        İnsanlar babalarını bir çok şekilde kaybedebilir. 
    Ölümün zamanı olur mu bilmiyorum ama gün gelir kaybedersiniz babanızı. En mutlu günlerinizde dahi eksikliği, mutluluğunuzu da eksik bırakır.
    Kimileri daha doğmadan kaybederler babalarını. Varlıkları umursanmaz ya da buna fırsat bulunamaz çeşitli saçmalıklar, tuhaflıklar nedeniyle.
    Bazen ebeveynler boşanmayı beceremezler ve birbirlerinden kurtulmaya çabalarken çocukları bu sürecin sonunda babalarını da kaybedebilir.
    Bazen babalar olmadık birine ilgi duyup eşlerini aldatabilirler. Bazıları yalnızca evliliklerini değil, çocuklarına olan sevgilerini de ezer ve bunun üzerinde yeni duygularını yükseltmeye çalışabilirler.
    Babalar giderken kimilerine güzel anılar, kimilerine kötü hatıralar, kimilerine ise büyük bir öfke bırakırlar.

24 Temmuz 2012 Salı

- Trenler -

        Trenleri severim hem de çok. Kendime ait olan, olmayan bir çok öyküyü, anıyı, hissi çağrıştırır bana.Üstelik oldukça da rahat ve keyifli bir seyahat sağladıklarını düşünüyorum. Tren demişken bildiğimiz eski püskü trenlerden bahsediyorum. Hareket halindeyken takır tukur sesler çıkaran cinsinden... Hızlı trenlerle bir deneyimim olmadı henüz ama çıkardıkları sesten hiç hoşlanmıyorum. Tren sesi dışında her şeye benziyor. Üstelik ne zaman bu şapşal sesi duysam aklımda ne varsa uçup gidiyor...

22 Temmuz 2012 Pazar

Cuma'ya Mektup...

        Başta yalnızca gecikmiş bir karşılıktı. Daha sonra İsa'nın beni hayatının hiç bir kenarında köşesinde görmek istememesi nedeniyle de küçük bir isyan... Sosyal ilişkilerde zamanlama konusunda hiç iyi olamamışımdır. Bazen çok geç kalırım ki bu mektup da bunun en iyi kanıtlarından...
        Ne parapsikoloji, ne siyaset... Bir süredir hiç birine kafa yoramıyorum. Öyle büyük bir boşlukta, öyle uzun zamandır parçalarımı toplamaya çalışıyorum ki tek yapabildiğim varlığıma dair bir sürü soru işareti biriktirmek oldu.Aslında iyi bir psikologa ihtiyacım var. Ama hem psikologum hem arkadaşım olamayacaksan ben arkadaşım olmanı isterdim.
        Ben hiç değişmeyeceğim sanırım. Geçen onca zamanda her şey bıraktığın gibi. Yalnızca tenhalaşıyorum. Belki biraz da umudumu yitirdim. Tüm enerjimi daha iyi şeylere inanmak için harcıyorum. Ne kadar başarılı olduğumdan emin değilim ama yalan söylemek konusunda iyiyimdir. Belki bu yüzden asla bilemeyeceğim.
        Kimseyi kırmak istemedim. Ama romanlardaki insanı çıldırtan aptal kadınlar gibi iyi olmak adına çabalarken, ortalığı kırıp geçirdim çoğu kez. Ve neyi, nasıl telafi edeceğimi bilmeden yıkıntılarımın arasında harcadım tüm vaktimi. Şimdi her şeyi daha net görüyorum, zaman zaman nasıl saçmaladığımı da. Yardım istediğimden değil, çoktan kalktım yürüyorum. Ama şimdi yürüdüğüm yolların beni nereye götüreceği konusunda hiç bir fikrim yok. Sadece yürüyorum.
        Senin de dediğin gibi, yazan aslında kendisine, kendi bilinçaltına yazar ve yazdığını paylaşır.Ben de seninle paylaşmak istedim ( ama beceremedim).
                                                                                               Sevgilerimle ............

Şimdi Değil



Bu vakitler bir daha gelmeyecek ,ne gidiyorsa sermayeden gidiyor. Ne insanlar geldi geçti kimileri kaldı kimileri mazi. Bazılarını çok özlüyorum, bazıları hatırlanmıyor dahi...


Bu ne şimdi ben de bilmiyorum geldiği gibi yazdım gitti


Çok özlediğim insanlar var ama bazıları neden gitti bilmiyorum bile. Bazılarını ben yitirdim, her şeyin telafisi olmuyormuş,sonra da hayatlarında yer edinemedim Yitirdiklerimi bile biriktirdim ama hiç olmadı yaşantılarımızı hiç unutmadım. Çok şey öğrettiler bana iyi kötü... Hala daha özlüyorum, insan yaşarken çoğu şeyi kaçırıyor galiba...
Cuma'ya mektup yazmak istemiştim adresini alamadım.
Burdan yazacağım sanırım...
Ama şimdi değil...

20 Temmuz 2012 Cuma

Aşklı meşkli bişeyler...

        Hiç bu konuya kafa patlatacak durumda değilim. Ama yine de kafam karışık, konuşmayı da istiyorum. İnsan bilerek aşık olabilir mi? Bu durumu kontrol edebilir mi? Yok ben istemiyorum deyip vazgeçebilir mi? "Aaa galiba aşık oluyorum ama daha henüz tam olmadım" gibi bişey söz konusu mudur? Ya da aşık olunca bunu nasıl anlar? Aşık olup olmamak çok mühim midir? 
        Bu kadar yorgunken niye böyle bişeye takıldım hiç bilmiyorum. Ama takıldım işte...
        

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Ses

        İnsan bazen sadece bir ses arıyor kimin olduğu mühim değil. Birileri bişeyler anlatsın mümkün olduğunca dinleyeyim istiyor.Ama hiç ses yok.

17 Temmuz 2012 Salı

Hayvanlar Alemi

        Ben hayvanları çok seviyorum fakat ben seviyorum diye herkes sevsin istemiyorum. Çünkü gerçekten bazı insanların bu sevme eylemini gerçekleştirme potansiyeli sınırlı. Fakat bir canlıyı sevmemek ona zarar verme hadsizliğini mazur göstermez. Bir de her şeyi eleştirme ihtiyacı duyan tipler var ki insanı zaman zaman çıldırmanın eşiğine getirebiliyorlar.Arkadaşım bir şey yapma zorunluluğun yok gayet tabi ama gölge etme bari. Böyle durumlarda her zaman yaptığımız gibi derin bir nefes alıp dönüp işimize bakıyoruz.
        Kediler, köpekler, kertenkeleler, kurbağalar, kutup ayıları, balinalar, sincaplar.... Hepsini çok seviyorum. Hepsinin bu yaşam döngüsünde çok mühim bir yeri var. Sana soruyorum lüzumsuzluklar şahı arkadaşım sen var olan oksijeni de tüketmek suretiyle karbondioksit üretmek dışında bir işe yaradığına emin misin?

16 Temmuz 2012 Pazartesi

509

        Kim güce sahip olursa olsun tutulmayacak tipler vardır. Ama bunlar ortalıkta dolaşıp muhalif edebiyat parçalayan tipler değildir. Hem de hiç. Çünkü bu tipler kendi doğruları, hakları için öyle bilenmişlerdir ki güce sahip olduklarında yapacakları tek şey; kendilerine yapılanlarla, yapabileceklerini yarıştırmaktır. Tüm bu sidik yarıştırma kavgasının dışında kalan, yalnızca insan gibi yaşamayı ve yaşatmayı isteyen çok küçük bir azınlık vardır. Tekrar belirteyim etrafta gördüğünüz hak, hukuk, özgürlük savunucusu kostümlü, kuyruğuna basılmış tiplerden bahsetmiyorum. 509'la tanışmamız nerede durmam gerektiğini düşündüğüm günlere rastladı, şanslıyım ki birbirimizi anlayabildik ve ben bu haksız ego savaşlarının içinde kaybolup kalabalıklara karışmadım.
        Nefes alıp vermek gibi fizyolojik temel mevzular dışında ortak yanı olmayan insanları bir arada yaşatabilmenin ve herkes için huzuru koruyabilmenin tek yolu tüm bu kalabalığı birbirine bağlayacak bir şeyler bulmaktır. Bu da toplumdaki herkese birey olmanın getirdiği sorumlulukları da eksiksiz edindirip, empati denen herkesin bildiği,önünden gelip geçtiği ama hiç aralamadığı o kapıyı açtırmaktır. Ki bu da herkesin ötekileşmeye çalıştığı, sürü psikolojisinden kurtulduk hesabına sürü halinde sağa sola koşuşan insanların devrinde mevzumuzun şimdilik ütopik kısmıdır diyebiliriz.


Teşekkürler Erich Maria Remarque...
     

15 Temmuz 2012 Pazar

Tüm bunlara bir de başlık mı bulacağım.

        En kötü şeylerden biridir insanın kendinden başka her şeye benzemeye başladığını fark etmesi =( Bu nasıl oldu, ne zaman, nerde başladı bilmiyorum ama bunu durdurmanın bi yolunu bir an önce bulayım istiyorum. Yazıp rahatlayayım diyorum iki cümle sonra elim çenemde bilgisayar ekranına bakıp iç sesle sohbet ederken buluyorum kendimi. Sonra derin bi nefes alıp sonrasında haliyle nefesimi verip, kalkıp gidiyorum. Bugün en iyi arkadaşım evleniyor ve ben düğünlerden nefret ediyorum. 

Ceset

        Bu dünyada en kıymetli şey çoğu zaman cesetlerdir. Ondan sonra da hastalar. En azından bu benim dünyamda böyle. Hasta değilseniz kimsenin sizi araması gerekmez. Ama ölüyorsanız bu yetmezmiş gibi etrafınızdaki bunaltıcı ilgiyle de baş etmeniz gerekir. Hele öldükten sonra ne kadar değerli olacaksınız hiç bir fikriniz yoktur. Bu dünyadaki her şey gibi bu da uzun sürmez ama böyledir. Şu sıralar sağlığım yerinde. Özlediğim arkadaşlarımın holdinglerini, şirketlerini bir kenara bırakıp benimle ilgilenmeleri için bir süre daha beklemem gerekecek sanırım...

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Bugünlerde....

        Bugünlerde söyleyecek o kadar çok şeyim var ki... Ama her zamanki gibi aksilikler yakamı bırakmıyor... Oturup iki saat yazı yazıyorum kaydetmeden bilgisayarım kapanıyor... Arkadaşımı arıyorum konuşmanın en can alıcı yerinde şarjı bitiyor. Tamam belki çok mühim şeyler söylemiyorum. Dünyayı kurtaracak da değilim. Ama altı üstü konuşmak istiyorum. Tüm bunları bir kez daha düşünmek bile tüm şevkimi kırdı. Gidip terastaki biberlere su vereyim...

13 Temmuz 2012 Cuma

Bazı İnsanlar



         Bazı insanlar var hayatımızda doğru dürüst tanımadığımız... Ama bazen yakınlarımızdan daha çok yardımcı olabiliyorlar hiç farkında olmadan... Umutsuzluklarını paylaşmaları bile orda olduklarını hatırlamamıza yetiyor... Umutsuzluklarımız, hüsranlarımız, bi halta yaramayan her şeyimizle de olsa bu evrende iyi ki karşılaşmışız.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Bu yazının adı yok.

 Hayatta yaşadığımız bazı saçmalıklar bazen tamamen kendi çabalarımızın ürünü olabiliyor. Siz tutup eski sevgilinizi en iyi arkadaşınız yaparsanız ve üstüne onun yaşam koçluğunu üstlenip onu ilişkisinde destekleyip destekleyip evlenme noktasına getirirseniz en iyi arkadaşınızı da yitirirsiniz. Neden mi? Elin kızı "ayy sevgilime ne kadar da destek olmuş" demez. Saf dışı kalıverirsiniz. Bilmiyorum. Detaylar mühim değil tabi ama insanın en iyi arkadaşını kaybetmesi tuhaf bişeymiş.