16 Ekim 2013 Çarşamba

Başka


        Mutsuzluktan ölür mü insan bilmiyorum ama o denli mutsuz sayılmam henüz. Olur muyum ? İçimdeki Pollyanna bozuntusuna bağlı gibi görünse de mutsuzluğu da ölçülü tutmak durumundayım. Her gün gülümsemem gereken 18 yaş altı yüzlerce insan var. O kitleyi hatırlamışken yapacak dağlar kadar işle birlikte geldiğim evde nelerle meşgulüm anlatmaya yüreğim elvermiyor. Ama artık eminim taş devrinde dahi yaşasam hayatta kalmayı başarabilirmişim. 
        Yeni hayatın bana getirdiği yalnızca faturalar ve özlenecek yeni insanlar. Ahh itiraf etmeliyim evimi de özledim sanırım. Öyle şahane bir sokakta yaşıyoruz ki her yer ama her yer kedi dolu. Tek anlamadığım şey hiç durmaksızın esen o rüzgarla nasıl baş edeceğimiz... Bana sürekli Rüzgarlı Bayır'ı anımsatıyor...
  
        Başka şeyler anlatmak istiyorum. Başka zaman...

Hiç yorum yok: