25 Şubat 2013 Pazartesi

!


        Bilmem kaç yıldır aynı okuldayım ve tüm bu süre zarfınca yılda iki kez ders kaydı yapıyorum sözde. Tam her şey bitiyor derken bir bakıyoruz aa bu hanım kızımızın ders kaydı yine yanlış üstelik ders ekleme bırakma süresi de dolmuş... tüh tüh...

21 Şubat 2013 Perşembe

Robinson ve büyük aşkımız


        Düştüğüm bu adada zamanı algıladığımızı varsaymak için belirlediğimiz koşullara göre 25. yılı doldurmuş bulunmaktayım... Ne bi Cuma'ya sahip olacak kadar şanslı ne de ıssızlarda boğulacak kadar bahtsızım... Tüm iç çekişlerim, baş dönmelerimin yanısıra bir sürü yalnız insanın yörüngesine dahil olacak kadar da şanslıyım... Elimde değil bu bir tercih de değil hepinizi olduğunuz gibi seviyorum. Ama kontrollü gerçekleşseydi tüm bunlar yine de hepinizi severdim... 

16 Şubat 2013 Cumartesi

Sadece Gidiş


        Ne zaman bir otobüs yolculuğu yapmam gerekse yutkunmakta nefes almakta güçlük çekiyorum. Değiştirmek istediğim her şey beni avucunun içine almış gibi geliyor... Otobüslerle ilgili hiç bir şeyi sevmiyorum hele ki o ağır havasını... Bir sürü insanla küçücük bir yere kapatılmışlık hissini, on santim ötemde oturan yabancı birinin nefes alıp verişini fark edebilmeyi... Yine de bir otobüsün 2 numaralı koltuğuna bir bilet almam gerek.

Gerekli imla ve noktalama düzenlemelerini ister yapın ister buyurun buradan yakın.

Dakikalarca yazıp anlattıktan sonra boş bir ekrana bakmanın yaşattığı hissi tarif edebilirim ama zahmet etmeyeceğim... Sanırım bu da bloggerın bana başka şeyler anlat deme şekliydi.
İnsanların sosyal medya profillerini kurcaladım birazcık evlenen eski sevgililer, bir türlü kim olduğu hatırlanamayan arkadaşlar... En iyisi battaniyemle bütünleşip soğuk bir odada uyumanın duygusallığında boğulayım.
Sevgili radyoaktif civcivim de bu yazıya renk versin.

15 Şubat 2013 Cuma

Curiosity


        Kediyi öldüren merak, bana nasıl bir son çizer bilmiyorum ama yapacak bir şey yok. Merak ediyorum, Arkadaş olmak ne kadar zor olabilir ki. 
        Bunun cevabını ne zaman öğreneceğim ya da öğrenebilecek miyim bilmiyorum ama o arada rakı ve buz arasındaki bağıntıyı birinci ağızdan öğrenmeyi deneyeceğim. Başka türlüsü olacaksa da henüz ben bilmiyorum.

12 Şubat 2013 Salı

Diem Perdidi


        İnsanı kendi olmaktan çıkaran şeylerin, insanın hayatında yeri olmaması gerek diye düşünüyorum yani en azından artık benim hayatımda böyle olması için dikkat edeceğim. Çünkü sonrasında hissettiğim o kötü zımbırtıyı tarif etmek imkansız... İşin özü bir 'bizim kız aşık oldu' vakasının daha sonuna geldik. O kötü günleri kimse bir daha görmez umarım. Kendimle ilgili en sevdiğim şey negatif anlamdaki bütün ani değişimlerime karşın bunun tersinde de aynı başarıyı gösterebilmem. En azından ben ve etrafımdakiler öyle sanıyoruz.

        Bir gün bir otobüsün 2 numaralı koltuğuna bilet alıp bir yolculuk yapacağım ve şayet boşa harcayacağınız bir sigara içimi vaktiniz varsa birlikte boşa harcayabiliriz.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Hem Hızlı Hem Öfkeli


        Tanımaya çalıştığım insanlara sorular sormak zorunda kaldığımda çoğu kez saçmalıyorum çünkü bu hayatlarını ya da kişiliklerini taciz etmekmiş gibi geliyor bana... İnsanlar neyi paylaşmak isterse o kadarıyla yetinmeyi daha çok seviyorum. Ama bazen heyecanlanıp, saçmalamaktan da alıkoyamıyorum kendimi... Şu sıralar davetsiz bir misafirlik planlıyorum mesela... Nasıl olacağına dair bir fikrim yok doğrusu... Ama kimin kime ayıracak bir on dakikası dahi yoktur ki....

5 Şubat 2013 Salı

Pamuk Şeker

        Ne katranlara bulanmış huysuzluklarımdan ne de pamuk şeker kıvamındaki düşlerimden beni ayırırsanız geri kalanın özümle alakası olmayacaktır... Hiç bir zaman ortayı tutturamam, o saçma sapan kıyılarda gezinip durmayı marifet saydığımdan değil astigmat etkisinden mi yoksa beceriksizliğimden mi... Kendimden sıkılmışlığım çoktur. Çok sevdiklerimden biri ' her çözdüm sandığımda bin defa daha dolaşan bir düğümsün' demişti bana. Söz şahane de o düğümlerle tek bağıntım, beceriksiz kediler gibi oyun oynamak ve sonuçlarını ayırt edemeyişim. İnsanları üzmek, kırmak istemediğimi ve buna uygun yaşadığımı sanarak o kadar uzun zaman kandırdım ki kendimi... Ben çoğunluktan daha çok acıtabiliyorum yeni farkettim. Çünkü ben her şeyi hissederek yaşıyorum. Ve istersem öyle de yaşatabiliyorum. Burda her şey katıksız. Bu konuda söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.