23 Aralık 2017 Cumartesi

        İnsan büyürken ne olacağını kestiremiyor aslında. Kendimi bir arı kovanının içinde, hangi ayıya yem olacağını bilmediğim bal için çabalıyormuş gibi hissediyorum. Sonra geçiyor.
Yeni ev arkadaşımın adı da Bal. Daha birbirimize alışmaya çabalıyoruz. Çiçeklerimi yemesı ve banyo paspasını tuvaletine götürmesi bu süreci biraz zorlaştırıyor. Bu günlerde İstanbul'u hiç sevmiyorum ama evden uzak olmak da istemiyorum. 

15 Kasım 2017 Çarşamba

Yakın değiliz belki ama

        Bir arkadaşım annesini kaybetti. Verebilsem ömrümden, birazını verirdim. Hep birlikte mutlu yaşayıp, hep birlikte mutlu vedalaşırdık. Her şey geçiyor ama özlemek geçmiyor =(
İnsanın en aciz hali bu... Saçma şeyler yazdım. Hep burada olacağımı fln söyledim. Sanki ihtiyacı varmış gibi... =( Dilerim kolayca, çabucak hafiflesin yüreği... Annesi de eminim öyle isterdi. Canım Murat.

7 Nisan 2017 Cuma

Seni tanısaydım da severdim yine. Daha da çok severdim. Kızar, küser, incinir ama sonra daha da çok severdim. Tanıma fırsatı bulamadım ama yine sevdim. Tanımamı da istemedin.
Beni tanısan sever miydin bilmiyorum. Sevdiğini söyledin ama tanımak da istemedin.
Sensiz hiç bir yere sığamıyordum. Söyledim ve bunu çok sevdin.
Koca bir boşluğu nereye sığdırabilirdik ki?

3 Nisan 2017 Pazartesi

IST-HRK

Kaybedecek bir şeyimin olmaması beni daha özgür kılmaz mı? Ya da kaybetmemek için daha mı güçlü savaşılır?
Yukaridaki zımbırtıyı bilmem kaç ay önce yazmışım. Buraya gelip ağlak zırlak yazılar yazmaktan, buhranlarımı ekranın orta yerine kusmaktan sıkıldığım için susup toparlamayı bekliyordum. Lakin anladım ki benden bir cacık olmayacak.
Kendiniz icin de yazsanız paylaşmak için de yazsanız yazdıklarınızı okumaktan mutlu oluyorum. Bloglarınızı nereden buldum nasıl takip ettim bilmiyorum ama orada olduğunuz ve susmadığınız için teşekkür ediyorum.
Şimdi hazırlanıp işe gideyim.