21 Aralık 2015 Pazartesi

Şöyle bir uğradım


        Aslında size birinden bahsetmek istiyordum ve kendime bunu bahane sayarak uzun zaman sustum. Lakin vazgeçmiş olabilirim, buna şu anda kafa yormak istemiyorum. Peki bugün size ne mi anlatacağım?  Bilmiyorum. İçimde biriktirip biriktirip unutuyorum. Öyle gereksiz şeyler düşünüyorum ki insan anlatmaya utanır.
        Şu sıralar geleceğimden endişe ediyorum.  Varlığı bile şüpheli olan şeyin endişesi mi olurmuş.... Tadım tuzum yok ama anlatırken daha da tatsız oluyor simdi gidiyorum yarın döneceğim.

21 Eylül 2015 Pazartesi

Aksaklıklar.


        Üstüme vazife olan olmayan her şeye üzülürüm hep. Herkesin iyi olmasını istemek çok mu garip çok mu yersiz? Olmuyor içim dayanmıyor. Sabah durakta bıraktığım hasta köpekteydi aklım tüm gün. Döndüğümde göremedim =(
        Sonra aklıma Ahmet geldi, yine üzüldüm. Yakın olmayabiliriz ama bir insanın gözlerine bakınca yüreği görülüyorsa üzülmesin istiyorum.
        Sonra daha bir sürü bir sürü şeye üzülüyorum. Bugünlerde becerebildiğim hiçbir şey yok. Ne doğru dürüst işe gitmeyi ne insanlarla iki çift laf etmeyi... Ama bunca beceriksizliğe rağmen susmayı bile beceremiyorum. Offfffffffffffffffffff.

18 Eylül 2015 Cuma

Olmadı

Her gün farklı bir şehre gidip sonrasında aynı duvarların arasında boğulmak benim tanımlayamadığım hislerle sonuçlanıyor. Düzgün cümleler kuramıyorum. Noktalama işaretlerinin nerede durması gerektiğine şu an karar veremiyorum. Gerçekten çok sıkıldım. Kedimi özlüyorum =( 
Gerçekten ait olduğum bir yer olsun istiyorum. Hem her türlü bağlılıktan hoşlanmamak hem bağlanacak bir şeylerin yoksunluğunu çekmek de çok saçma. Gözlerim çok acıdığı için bu bunaltıcı yazıyı da burada sonlandırıyorum.

13 Ağustos 2015 Perşembe

Gitti bok gibi kızlara sarıldı armut sevgilim

Sayın okur yine çok sıkıcı bir yazı olacak uyarıyorum en başından. Ben çok kıskanç bir sevgiliyim ve gereksiz insanlara tahammülüm sıfır. Gecenin bu saatinde yağmur sesi eşliğinde daldığım canım uykumdan ne diye uyandım bilmem. Ama hiç tanımadığım bir kızı paramparça etme isteğiyle boğuşuyorum. Yanlış anlaşılmasın şiddete kesinlikle karşıyım benimki yalnızca içsel bir buhran.
Öfke kontrolü için yardım almayı düşünüyorum. Varsa bildiğiniz bir adres önerilere açığımm

21 Temmuz 2015 Salı

Yazacak gibiyim.

        Bir haftadır uyku sürecim The Sleep Machine-Rainforest eşliğinde bir rituel halini aldı ve şahane olmaktaydı ki.... Yine huysuzluktan uykum kaçtı. Blogda debelensem geçer mi umuduyla karşınızdayım.
        Efendim şimdi durumu özetlemek gerekirse evleniyorum ve çok stresliyim. Evleniyorum dediysem yarın nikah masasına oturmayacağım lakin karnıma ağrılar giriyor. İki yılda ilişkide olağan bir düzen sağlayamayan iki beceriksiz insan neden böyle bir işe kalkışır bilemiyorum. Ufff bu konu canımı sıkıyor o yüzden burada kapatıyorum.
        İkinci sorun, hafızam. Niye beni üzen şeyleri unutamıyorum, niye affetme becerisinden yoksunum??? Canımı acıtan her şeyi pranga gibi kendimle bütünleştiriyorum. Sonra da ilerlemek çok zor ve can yakıcı oluyor.
Ergenlik sancılarını anımsatan bu kısmı da geçiyorum.
        Velhasıl uyuyamıyorum. Yarın yine iş var. Sabahın bilmem kaçında kalkıp savaş boyalarımı sürmem gerekecek. Şayet varsa tükenmişlik sendromu böyle bir şey olmalı.
        Annem yemek vaktinden önce hep bir huzursuzluk çıkardığı için yıllarımı zayıf bir çocuk olarak geçirdim. Uyku saatlerimi heba edenlere de buradan en içten küfürlerimi gönderiyorum.
        İyi geceler...


25 Haziran 2015 Perşembe

Ben geldim hayatımmm =)


        Kara deliklerden bahsedeceğim demiştim ama şimdi değil. Ne zaman yazacak olsam bu konu da benim yazılarımı yutuyor resmen 🙈
        Eskiyen yaşamıma alışmayı hâlâ daha beceremedim. Dedemlerin salon koltukları tüm ömürlerince bunca basınca maruz kalmadı. Birinden kalkıp diğerine yatıyorum. Üstelik bunca sıkıcı şeyi utanmadan marifet gibi size anlatıyorum. Tam iyileştim derken şu satırları yazdığım dakikalarda kulaklarımın altında başlayan ağrı sinirimi bozuyor =(
         Artık taşınıp kedimi de yanıma almak istiyorum. 
        Yeni iş arkadaşlarımın sosyal medyada takip ettikleri güzellik merkezlerinin sayfalarını inceledim. İnanın gördüğünüz hiçbir şey gerçek değil. =) Yani gerçeklikten uzaklaşmak için öyle büyük düşünüp Matrix benzeri aksiyonlara girmeye gerek dahi yok... Ama saygı duydum.
        Aslında anlatmak istediklerimin civarından dahi geçmemi engelleyen bir tribe girdim. O yüzden gidip yiyecek bişeyler alayım. Açken hiç çekilmiyorum... Belki akşam tekrar denerim.

22 Mayıs 2015 Cuma

Veda

Vedalar pek bana göre değil sanırım. Ya da beceremedigimden belki de öyle sanıyorum. Sıkıldığım her şeyle vedalaşmaya karar verdim. Blogdan sıkılmış değilim ama bir süre  (en azından huysuzluklarım geçene dek) yazmamaya karar verdim. İnsanın kendi kendine konuşmayı dahi bırakması nasıl bir fikir emin değilim. 
Kara deliklerden bahsedeceğimi söylemiştim biliyorum ama vazgeçtim.
Her şeyden vazgeçtim.

19 Mayıs 2015 Salı

Kara Delik


        Geleceği görmek insanlık için çok büyük bir lanet olurdu kanımca. Şunun şurasında iki öngörümün gerçek olması bile tüm yaşam enerjimi aldı götürdü. Bilmek gerçekten her zaman keyif vermediği gibi insanın canını da yakıyor. İnsan ilişkilerindeki başarısızlığım aşikar. Bu yüzden artık anlattıkça çoğalmasınlar diye içime gömeceğim tüm bu gereksiz aksiyonları. Gerçi her türlüsüne de süresiz olarak son verilmiştir ama mühim değil.
        Bir sonraki yazımda sizlere kara delikler hakkındaki 3 farklı görüşten bahsedeceğim. En başından belirteyim gönlüm ateş duvarı görüşünden yana olsa da bu evrende solucandeliği görüşü daha olası geliyor.
        

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Ofsayt


        Eğer bir gün Tanzanya'ya gidecekseniz o gün pazar olmasın. Sivrisinek ısırıklarım ve ben perişanız.
        Bir de uçuşa giden sevgilinizı terketmeyin. İlla terkedecekseniz dönünce edersiniz. Kimse iki günde ölmez.

8 Mayıs 2015 Cuma

Zürih.




        Zürih. 
        Bir şehir baştan aşağı huzur olabilir mi? Bilmiyorum. Ama aldığım her nefes daha farklıydı sanki. Ufff gerçekten kelimelerle anlatilabilir bir şey değil sanırım. Susuyorum =) Zaten malum güzel şeyler çabuk biter. Eve döndük. Yalnız, mutsuz ve açım.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Bu hayat bir şeye benzemiyor zaten alın sizin olsun.


        Huysuzlukta zirve yaptığım günlerden birinden daha merhaba =)
        Her gün bir aksilik daha gelip hayatımın orta yerine çöreklense de sızlanmalarıma bir mola vereceğim. Hem hızlı hem öfkeliyim öyleyse neden evde oturuyorum ki... Hemcinslerimin kriz ritüellerine daha saygılı olup gidip alışveriş yapacağım. Belki bir basamak daha öteye gidip kendimi bir kuaför koltuğuna da atabilirim. Ama önce Fast7 seyretmeli.
        Yeni kitaplar almak istiyorum. Madem kendime ait olanı beğenmiyorum neden başka kapıların ardını görmeyi denemeyeyim ki...
        Şimdilik gidiyorum dönünce görüşmek üzere.

5 Nisan 2015 Pazar

Fuck!


        Boktan romantizminiz midemi bulandırırken hep istediğin şeyin parmak uçlarından kayıp gittiğini dahi bilmemen bana tarifsiz bir haz veriyor. Küfretmek istiyorum ya.... Insanlara insanlığa olan güvenime tecavüz edip sonra güven problemim olduğundan yakınan herkesi çarmıha gerip üstlerine benzin döküp yakmak istiyorum. Bunu yapayım ki tarifsiz acıları sona ersin ve rahat edelim.
İçim soğudu mu hayır. 
        Sen geldiğimi dahi bilmeden uyurken, herkesin unuttuğu bu küçük şehirden defolup gidiyorum!

26 Mart 2015 Perşembe

Az kaldı


        Eskiden buralar nasıldı bilmiyorum ama ne zaman blogla sosyal çevremi birbirine karıştırdıysam yazmanın keyfi, hafifliği farkettirmeksizin uçup gitti. Şimdi de anlatıyorum içimden geldiği gibi. Anlatıyorum ama köşelerden dinleniyormuşum gibi. Umursanacak bir şey var mı?  Yok tabi.
        Şimdi sen de konuşmuyorsun diye susmuş sayılmıyorsun. Yalnızca hikayelerini başkalarına anlattığını artık ikimiz de biliyoruz. Kimseye bir şey kaybettirmediğimi, kötü hissetmem gerekmediğini biliyorum.
        İyi hissettiriyor mu tüm bunlar ? Hayır. 
        Ama artık yorganla birlikte tüm tatsız düşünceleri kaldırıp atıyorum üzerimden. Güne boşvermenin hafifliğiyle başlayıp yeniden kirlenmeyecekmişim gibi kandırıyorum kendimi. Çoğunluk hemen sıkılıyor mutsuz insanlardan. Çok iyi saklayamıyorum hissettiklerimi fakat içtenlikle gülümsüyorum etrafıma. Hiç olmazsa bir yerlerde yansımamı görüp tanımayı umuyorum.
        Bugün hava çok güzel. Güneşi kim uyandırmış bilmiyorum. Gidip bir bakacağım.

23 Mart 2015 Pazartesi

Bahardandır


        Her şey ters giderken insan kendini Ankara'da bulunca durup bir kez daha düşünüyor. Demek ki zaten yanlış yöne gidiyormuşuz...
        Kısacık, minicik Ankara tatili ilaç gibi geldi. Ama kendime dahi ait olmayan geçici evimde şu an mutlu, huzurlu ve hastayım. Cümlede birkaç olumlu şey de yer alsın istedim yoksa tamamen huysuzluk temalı bir yazı olacak.
        Şu sıralar hayatımda çokça bahar değişikliği var. Hayırdır inşallah deyip uyumaya gidiyorum...
       

18 Mart 2015 Çarşamba

.


        Nasıl yaşanır bilmezmiş gibi kalıyor insan. Özlemekten çokça yorulmuşken farklı bir özlem başlıyor. Ölenı özler gibi...

Bahar bize gelmese de biz geliriz.


        Oradan oraya uçmaktan ibaret hayatıma alışamamışken terkedilmek şahane!
Demek ki neymiş... diye bir yargıya varmayacağım çünkü nasılsa hiç akıllanmayacağım. Gerçekten çok merak ediyorum bir baş belası mıyım yoksa empati yoksunu bir adamla mı karşı karşıyayım ?????
        İstanbul beni sevmedi, ben İstanbul'u sevemedim. Artık bizi de güzel havaların mahvettiğı günler gelse en azından...
Bu seferlik söyleyecek sözüm bu kadar...

18 Şubat 2015 Çarşamba

Özledim.


       Ne zaman yazmak için bilgisayar başına otursam aklımdaki her şey uçup gidiyor. Kedimi özledim. Eski hayatımı özledim. Sevgilimi özledim. Blogumu özledim. Takip ettiğim blogları özledim. Offffffffffffffffffff !

2 Şubat 2015 Pazartesi

Fragman


        Gittim ama çok kısa bir süre sonra buralarda olacağım =)
Hem belki artık oflayıp puflamaktan daha fazlasını yapma imkanım olabilir
        Ha bir de İstanbul'u sevemedim.