30 Ağustos 2012 Perşembe

* * * * * * *


        * Bir erkek, kendine mahkummuş gibi hisseden bir kadınlayken ne hisseder merak ettim. Ya da bu mahkumiyet ona bir kadını daha da mutsuz etme hakkını mı verir ?

        * Yan yanayken mutlu olduğunu düşünüp, mesafelerle birbirine düşman kesilen insanların ilişkisini anlamlandırabilir miyiz ?

        * Birbirimizi mutsuz etmek ya da mutsuzluklarımızı büyütmek dışında ne yapıyoruz ?

        * Kalabalıkların içine saklanmak gerçekten mümkün mü yoksa kalabalığa karışıp kayboluyoruz da biz mi bilmiyoruz ?

        Samimiyetsiz insanlardan hep uzak dururum. Fazla sıcakkanlı insanları da samimiyetsiz bulurum. Beni korkutuyorlar. Çünkü bir kitap kadar açık yaşamayı seviyorum.

28 Ağustos 2012 Salı

Sigara

        Sigara sağlığa zararlıdır. Tüh bilmiyorduk! Hayatımızda bizim için yanlış olan tek şey sigara sanki... Ama son günlerde bırakmam gerektiğine dair inanılmaz bir baskı kurdum kendime. Şüphesiz kendimle savaşacak gücüm de var. Zaten tiryaki sayılmak gibi bir durumum olmadığından bir telaşım acelem de yok. Ancak sanırım bırakmaya da hiç niyetim yok. Çünkü gerçekten inanılmaz bir keyif alıyorum sigara içmekten. Üstelik resmen duygusal bir bağımız var. O boşluk neyle doldurulabilir hiç bi fikrim yok. Yazının devamı sonra...

26 Ağustos 2012 Pazar

Mantığı Şaşmaz

        Bir kaç gündür kafamı kurcalayan çok saçma şeyler var. Taciz edilmek istemeyen kadınlar dışarı çıkmaktan mı vazgeçmeliler ? Yok, tamam vazgeçmezlerse tacizi hayatın parçası olarak kabul edip susmalılar mı ? Yoksa üstüne bi de utanç mı duymaları gerekir ? Neyin ne olduğunu ben de biliyorum ama etrafa kulak kabarttığımda gerçekten dehşete düşüyorum. Ama bu mevzular gerektiğinde bi zeka testi fonksiyonuna da sahip. Yani akşamüstü dışarda görüşelim diyen arkadaşınızın, "benim çocuğum olsa kesinlikle müsaade etmem" demesi çok manidar mesela. 
        Yüzünü, fikrini bilmediğiniz insanlardan kaçmanız, korunmanız gerek. Bu mümkün mü emin değilim en azından bu şartlarda. Yakınları söz konusu olduğunda " vay efendim neden baktın ? " diye ortalığı yıkanlar, üstlerine üniformalarını giyip karşınıza geldiklerinde taciz edilmekten kendi tercihinizmiş gibi söz edebiliyorlar. Tüm emniyet işi gücü bırakıp sapık peşinde koşsun diyen yok tabi. Ama birileri kafamı bir çöp konteynırında gövdemi bilmem nerde bulduklarında yapacakları mesainin bana hiç faydası olmaz. Şimdiden teşekkür ediyorum kendilerine, hiç zahmete girişmesinler.
        Son olarak, tüm yıl boyunca çalışır durumdaki güvenlik kameralarının yalnızca lazım olduğu gün güç kaynağında sorun çıkıp devre dışı kalması ne de hoş değil mi ? Sevgili sapık, yarın sokaklarda burnumun dibine kadar sokulabilirsin. Bunun benim dışımda kimse için bir sakıncası yok. Sen beni taciz ettiğinde bunu umursamayanlar, ben sana hoşgeldin partisi düzenlediğimde bakalım nasıl tepki verecekler...

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Kırıklık

        Hayal kırıklığı mı ne bu tam olarak bilmiyorum. Ama hoş bişey olmadığından eminim. Mideme giren kramplar, bir türlü geçmeyen baş ağrısı mutluluk ya da huzur emaresi olamaz değil mi? Kimseden bişey ummadığımı sanıyorum ama yanılıyorum ya da sınırlarım fazla net. Çitlerimden öteye kafamı çevirip bakmıyorum bile. İnsanlarla bu kadar uyumlu olup kimseyle yapamayan bir ben varım herhalde diyeceğim ama bu da fazla mı benmerkezci bi düşünce olacak. Ama en azından halimi olduğu gibi kabul edip değiştirmemeye karar verdim.
        Ama artık ne olacaksa bu şehrin dışında olmalı. Nesi var nesi yoksa tükettim. Olanı biteni mazgallardan içeri bırakıp gideceğim.

24 Ağustos 2012 Cuma

Sevmeyin Beni.


        Ağız dolusu küfürler etme günü bugün. Boktan dünyanın boktan insanlarının aslında hep iyiliğe ait olduklarını düşündüğüm için. Yanıldığımı gördüğüm anlar benim için unutulmaz olur. Bu da öyle olacak.
        Ben sevmiyorum artık sizi. Size de aynını tavsiye ederim. Çünkü kimsenin üç kuruşluk değeri yok gerçekten. Kim ne boka yarıyor, ne halt ediyor. Ben de çok farklı sayılmam belki de. Şimdi her şeyi siktir etme vakti.

16 Ağustos 2012 Perşembe

Aynadaki Ben

        Kendimi gördüğüm insanlarla çok sık karşılaşmam. Ama nadiren de olsa bu gerçekleştiğinde hem ciddi bir çekim duyar hem de korkarım. Çünkü karanlıklarımın her köşesini çok ama çok iyi tanırım. Göremediklerimi öğrenmek, zaten bildiklerimi farklı bir konumdan ele almak istediğimdeyse bir türlü amacıma ulaşamam. Hem kendi beceriksizliğimden hem de asosyalliğin doruklarına varan gereksizliğimin aynadaki aksinden. 

12 Ağustos 2012 Pazar

-

        Yalan söylemek konusunda harikayım. Mutluymuşum gibi yapmak ise uzmanlık alanım çünkü rahat rahat huysuzluk yapıp kendi içimde debelenemiyorum bile. Çok mutluyum, çok mutluyum şeklinde dolaşınca tüm o umut enjektörü timsali dolaşan insanların hedefinden çıkmış oluyorum. Sormak istediğim bir sürü soru var ama sormaya utanıyorum.
                                                                          
                                                                                            Offffffffffffffffffff ! 

7 Ağustos 2012 Salı

Başkalarının Rüyaları

        Başkalarının rüyalarında bile istediğime, gerçeğe, özüme daha yakınsam ve bunu hatırlamak, başkalarından duymak beni bu kadar şaşırtıp, mutlu edebiliyorsa ben burda ne halt ediyorum. Ne zaman, nasıl kendimden bu kadar uzak düştüm ya da daha doğru ifade etmek gerekirse ne zaman böyle uyuz bi kız oldum hiç bilmiyorum. Kısacık pembe saçlarım varmış, savaş muhabiri olmuşum. Savaş burda ve savaşmayı bırakalı çok oldu. Kendi sığınağımda ne olacaksa olsun diye beklemeye başladığımda küfe bulanmamıştım. Bu kadar zaman sonra dışarıya çıkarsam ne bulacağım, kim olacağım merak ediyorum. Bunu yapabilir miyim merak ediyorum. Yoksa sığınağım sandığım yer çoktan ebedi evim mi oldu merak ediyorum. Ama bunu öğrenmenin yolunu henüz bilmiyorum.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Tarih

        Keşke tüm dünya tarihini yeni baştan yazabilsem. Evet derdim yoktu ya bu gece de bunu dert edindim kendime. İnsanların büyük bir inatla acılar içinde yaşatılması mide bulandırıcı. Daha bugün olanlara yardım edemiyoruz kimseyi kötülük yapmaktan alıkoyamıyoruz kaldı tarih... Ben böyle bir dünyayı kabul edemiyorum. Çocukluk, olgunlaşamamak olarak adlandırılabilir ama huzur içinde uyuyabilmem için tüm çığlıkların susması gerek. Sahip olduklarımın tadına varabilmem için bunların kimsenin yoksunluğu olmaması gerek. Hayatımın ziyan olmaması için isteklerim doğrultusunda yaşamam gerek. Etrafımda benimle aynı hisleri paylaşan insanlar olması gerek. İşe yarayacak olsa oturup günlerce ağlayabilirim. Ağlamak, konuşmak hiç işe yaramıyor. Artık hayatımın kontrolünü sağlamam, bir yerlerden başlamam gerek.
        Gerçekten anlamak çok zor başkalarının acılarından beslenen mutlulukların sahipleri insan olabilir mi? Şimdilik bu konuda söyleyecek başka sözüm yok.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Kimdi bu kız...

        Ne zaman, nasıl bulmuştum bilmiyorum ama defalarca dinlemekten sıkılmayacağım bir şarkı bulmuştum. Daha sonra bunun ölen yahudi asıllı bir kıza ( ki ismini de hatırlamıyorum ) ağıt olduğunu öğrendim. En son ne zaman o kadar etkileyici bişey dinlediğimi hatırlamıyorum bile... Ama uzun uğraşlar sonucu harap ettiğim hafızam intikamını aldı diyebilirim. Bir türlü bulamıyorum. Kimdi o kız...