30 Kasım 2012 Cuma

Her Sabah


Karanlık dediğin yalnızca gözlerin perdesi
Işığı göremedikten sonra her sabah kalkıp perdeleri açmam anlamsız 

29 Kasım 2012 Perşembe

Düş

        Kendi hayatında nasılsa bir şey yokmuş. Benim hayatıma gelsen...

27 Kasım 2012 Salı

Elbet Bir Gün


        İnsan yaş aldıkça mutlu olma potansiyelinden bir şeyler mi yitiriyor bilmiyorum ama bana olan bu. Her geçen yıl bir öncekinden kötü. Yalnız zaman geçirmekten, düşünmekten nefret eder oldum. Devşirme planlarla sırf gidebilmek için günü geçiriyorum. Yarın hiç bilmediğim bir dilde çokça şey anlatmam istenecek ve ben bir gün ve bir geceye sığdırılan zamanda hiç bilmediğim bir dilde kendimi anlatacağım. 24 yıldır konuştuğum dilde yapamadığım şeyi benden bu şekilde istemeleri bana komik geliyor. 24 yıldır bildiğin bir dilde yanlış anlaşılmaktansa, konuşamadığımdan anlaşılmamak daha makbul sanki.
        İçimden geçip gittiğini sandığım ne varsa gün yüzüne çıkıyor. Veda etmiştiniz, gitmemişsiniz...

Spina Bifida

        Ya normal insanları sevmiyorum ya da normal diye bir şey zaten yok. Gidip nerde psikolojisi bozuk, yaşama sevinci diye bir şeyden haberi olmayan insan var buluyorum. Sonra da kendilerine bayılıyorum. Bir kişinin umudu da hepimize yetmiyor haliyle. Zorla öksürük şurubu içirilip tüm kötülükleri ciğerlerinde saklanan çocuklar gibi, olanı onlara dağıtıp huzursuzluklarını yutuyorum. Sonra boğulup boğulup yeniden hayata dönüyorum. Yükünü atan dönüp gidiyor, ben sıradakini bekliyorum.
       

25 Kasım 2012 Pazar

Tadım Tuzum Yok

        Yazdıklarını okumaktan çok keyif aldığım biriyle tanıştım bugün... Gerçekten garip bi histi çünkü normalde insanları tanıdıkça iç dünyalarına şahit oluruz. Ama bu kez özünü bildiğim birinin dış dünyadaki yansımasını gördüm. Ama insanların tanıştığımızdaki suskunluğumu yadırgamasını pek anladığım söylenemez. Çocukça sanırım ama utanıyorum.

23 Kasım 2012 Cuma

Olmayacak

        Yaklaşık iki aydır hemen hemen her cumartesi için yapılan plan bu cumartesi için de yapıldı... Her hafta itinayla hazırlanıp beklememe karşın hiç gerçekleştirilemedi. Bu kez de hiç gerçekleşecekmiş gibi gelmediğinden olağan orman kaçkını kılığımla cumartesiyi bekliyorum. Ama biliyorum ki hazırlıksızım ya, rezalet bir cumartesi beni bekliyor. Ancak yapacak bir şey yok.

       

19 Kasım 2012 Pazartesi

Kovanağzı


        10 yılı aşkın süredir yaşadığım bu şehirde bırakın görmeyi, yakınından bile geçmediğim yerlere gittim. Bozulmamışlıktan, insanların sadeliğinden fln bahsetmeyeceğim çünkü biliyorum ki kendimi o insanlardan soyutlamışım gibi gelecek, belgesel yorumcusu tadında saçma bi his yaşatacak bana. Tekrar gittiğimde bulabileceğimden emin olsam içim rahatlayacak ama olmadı işimiz şöför amcanın bilgisine ya da insaflı yardımsever bir teyzeye kalacak gibi...

9 Kasım 2012 Cuma

SMS


        Güzel şeyler okumak, güzel şeyler seyretmek istiyorum. Güzel şeyler yaşamak için elimden geleni yapmak istiyorum.

        Bana bi kez daha böyle davranırsan aynı şekilde tepki veremem diyorum. 
        O tutmuş bana " Canımı sıkmazsan bişey olmaz " diyor.

        Kendime bunu neden yapıyorum, hiç bilmiyorum...

aşk ne ola ki


        İnsan görmediği birine aşık olabilir mi ki ? Aşk tam olarak ne ki ?

        Olmamalı.

8 Kasım 2012 Perşembe

reklamlar


        Ne kadar planlı olmaya çalışırsam çalışayım, hep en önemli şeyleri unutuyorum... Bu kadar yoğunluk benim için gerçekten çok fazla. Özellikle en yoğun dönemlerde gelip özenle kafamı karıştırıp, düzenimi sekteye uğratıp giden düşüncesizlere de söyleyecek söz bulamıyorum. İnsanların birbirinden ne istediğini gerçekten anlamış değilim...
        Normalde takdir gören davranışlarım ikili ilişkilerde nasıl en büyük problem haline geliyor cidden bilmiyorum. Biri bana bunun mantığını açıklasın. Ya da en iyisi tası tarağı toplayıp gitmek. Bu saçmalıklara takılmaktan anlatmak istediklerimi unutuyorum...

4 Kasım 2012 Pazar

The Stronger


        August Strindberg ne yapmak istemiş tam olarak bilmiyorum kimsenin bildiğini de sanmıyorum. Ancak bu X  ve Y'nin bana düşündürdüğü şeyler gerçekten hoşuma gitti ve paylaşmak istedim. Sevgili X, Y'nin geçmiş yıllarda kocasıyla ilişkisi olduğunu düşünerek içinde ne var ne yoksa saçıyor ortalığa... Kimimizin söylemeye utanacağı hislerini açık ediyor. Fakat sonunda kendini güçlü gördüğünden ciddi bir tatmin yaşıyor. Çünkü hala sevdiği adamın yanında olan kendisi. Üstelik çocuklarıyla mutlu bir aile hayatına sahip... Sevgili Y'ye gelirsek o hala özgür bir ruh, hayatının kontrolü kendi ellerinde... Söyleyecek sözü olmadığından mı yoksa X'in tahriklerine kapılmadığından mı susuyor bilmiyorum. Ama bir kale gibi dışa kapalı ve içeride ne olduğuna dair hiç bir ipucu vermemiş Strindberg...
        Güçlü bir kale gibi duran Y'yi ve tüm silahlarını kuşanıp öfkesi insanı dehşete düşüren X'i kendi haline bırakıp pazar işkencesine tabi tutulmak için hazırlanıp okula gideceğim